1.
Tuzlu ve kuru topraklardan
Çalkalanan rüzgârların sesi büyüyor, kısılıyor sesim
Kurumuyor saçların, silkelenip kendine doğru
Yürüdüğünde ancak gülüyor gözlerin tuzlu
Bu yıllardır süregiden aroma genzimde çakmak
Ağzının kenarından evriliyor bütün evren
Bir ses oluyor kıvrak ve ıslak
Bütün nedenlerimi avcumda buruştururken sesin
Bir sabah sessizliğinin içeremediği herşey gibisin
Kendinden felâket.
2.
“Kendiliğindenliğinin foyası çıkıyor”
Çöllerinden geçerken fütursuz, alabildiğine içrek ve tenha yerlerinin
Islaklığının vahası gibi bir yanıyor bir sönüyor
Ellerinin içinden sürünüyor taşlar gibi soğuk
Taşlar gibi sıcak ve nereden gelip buluyor
Oysa ben sığ, dumanlı kuyularımdan su çekmeye adamıştım kendimi
Dayanıyorum daha da, daha da…
Biraz ürkek bir şahinin üzerimde kanat çırpıntısı
Sesler giderek açılıyor griden dönüyor sana geliyor
Bir an duruyor sana dönüyor, senden dönüyor
Sana bakıyor.
3.
Nokta nokta, binbir renk, kristal
Kırılıp kırılıp yeniden buluşuyor ötede bir yerlerde
Ben içlerinde eriyik, dönüp duruyorum bir yerlerinde
Herkesin ortasında karanlık
Buluyor beni dudakların, ben kırılıp
Sarsıyorum kendi omuzlarımı
Huzuru kaçıyor kumlarının, eriyip
Toplaşıp dağılıp kendini yeniden kuruyor bu camdan fanus
Nokta nokta
Binbir renk
Kristal
4.
The wind turns you into sand, white and gray and gray again
Belonging to nowhere and everywhere
You become more and more conspicuous
Unattended, waiting and howling
Shattered, offering no consolation to no one
Laughing, I become you
Grinding my teeth and white
Week after week we washed away our broken nights
Redder than ever, I tormented my own torture chambers
Left my incurableness intact, trusting no one and everyone at the same time.
5.
Bawling
Immensely and nothing outside
Merely a set of superimposed circumstances
Lingering like a classified sculpture
Dripping through some specular foams that need to be put up in each iteration
My blood awareness cripples me throughout conversational delusions
This is a wacky desert: a fallacious visual interior that converges to an uncanny anthem, to a dazzling unification, to an unbearable reinforcement of straight virtualities
Clicking, hitting, resonating through abandoned shells under the sky, suspended there like a wormhole, most likely, redundant like an amber
In there, I am scanning through stimulations and making the most out of them
Evanescing through its derived and mostly guessed beauty.
April 2, 2012 Scottsdale, Arizona