Sur

 

beni önce aşkın büyüttü

öncesiz yüzüm

anısız sürekliğim olacaktın sen derhal anladım bunu

bizi ikimizi sonrasız büyüten bu zamanlarda

bir ilk sözcüksün sen güne, denize, güzel sabaha

baktığım geceye isteği yerden seğiren

yatağının aydınlığında boynundan evler aştığım

 

ilk rüzgarların çıktığında

harflerine yapraklar karışıyor

ayak parmakların suya gökyüzünden vurmuş

sesimizi arşınlıyor

eğilmedim bilmiyorum bu et bildiğin gibi değil

bu kenttesin dimdik yankımış rüzgarlarının kendi haline koyverdiği

senin o surlarını

lekele ki anlayalım su mu elimizdeki zamandan kaçırdığımız

 

içe kapanık bir çocukluktur yaşadığımız duru o ağzında

dikkatle gördüm yazdım gülüşlerini

daha hiç soluk almamışımcasına

aşkında kendime doldurduğum hayatımı borçluyum sana

 

gözlerimi diktim yalnızlığına

sen de gözlerini uyandığın sokağa dik küçük

sonra içine daha ne şiirler dolacak senin

göreceksin

 

Ekim 2013, İstanbul