I.
yarı yoldan döndüm geldim
tasasızlıktan uzak tasarılardan
tam vazgeçecektim hem
daha semâver
ve dâhi kavuniçi
döndüm tam
buraya çöküverdim karşımda
şah dolaysız bir sorumsuzlukla
sordu: “Nerelerdeydin?”
II.
renginin durgun altından
taç yaprakları çok mu
zaman açar buna koku
çaldığım yangınlarda daha
değer miydim o zaman
III.
güzel kadar o sütunlar
rüzgar tekrar özlediğim ki hava
bu eskimiş, bu aynı hizada
bir daha eksiliyor asla
dayanıksızlığım giderek
parça parça dağılıyor içimdeki metan
susadım sandım her yanılışımda
IV.
taze kahve kokusu ve
iç kanama
henüz çözülmemiş bir ilişki
var aralarında çok anlatılmasa da
V.
kirli panjur mavi tebeşir
biraz aralık
derin su
VI.
pentanol çöllerimi
kirletiyor sodyum aralamak
karbon izim
azıcık sadeleşmek paramparça
cam yüzümdeki vitray genzimde
ki tayf savruluyor prizmam az
kaldı az kaldım eksildim yaşamdan
tam yaşamadan
çöllerimdeki vaham et ver bana
dağılmadan
VII.
kara tasa bir nefeste
daldı sonu gelmiş gözüken
kesiklerim
durdum yavaşlamadan
sonra bir adım
bir adım daha
bir adım daha oldu
kesildi sanrısızlığım artık
sayenizde kaldığım yerden devam edeceğim bu kitap
geometrik olarak artıyor her günbatımında
VIII.
paylaşacak ne kadar az şeyim kaldıysa
o kadar artıyorum yaşamda
IX.
gerginliğimin denkleminin sonunda
eşitliği bozulmaya yüz tuttu
tuttuğum, tutulduğum
ne varsa veriverdim sana
gölgemin donukluğu
tortumun sessizliği
paha biçilmez karşı çıkmaların
karşıma çıkmamaları
pahasına
X.
artık beklemiyorum
XI.
sonum başladığı zaman
orada olmayacağım
TEK YOL NEVRİM
yan yol kalmadı
zamanım hiç olmadı
XII.
tuzlanmış göçebenin
kelamında
sadeleşmemiş titan
dağılıyor parmaklarımın arasından
ben daha tuşlara
değmeden zaman
XIII.
nevroz
yap-boz
Haziran-Ekim 2000, İstanbul