sürekli ilginin yayılması oldu senin yerine sana anlatılan yarar
böylece azınlığa geçiverdin sınır notalarıyla
hem koşulsuz içermek bu makâmı ve bir canlandırmada yaratmak geçmişini, burada…
hem koşulsuz değiştirmek düşüncelerinin tavanını
suçsuz olduğun için söylüyorum, yapıldı bunlar
gerekliydi sana bu çevre
kaçamadığın bu zarif savaş
eskilerden Jean-Sebastian çalınıyor, sapsarı
besteci basamaklardan ortaya çıkıyor demek
her özge sanatın somut söylenmesi gibi
vazgeçilmiş çoktan, eskiden tattığın koşullardan
bu bakımdan, gerçekleştirmektir yaşanan
yokluğuna doyuyorum, bu yılın son kokusu şiddetli taze olsun
sabahların kazanılabilmesi için geriye, yerine
budur biricikliğim diyorum, kaçma! çıkabilir korkusu
vurun! içinde teslim olmaz o, buna olamaz
yine de yenilgisi kendi yönünde
Ey buz büyük sonbahar! Eşit bunlar, doğal…
Ay ufuğundan mutlu bir baykuş
ben alıştım diyor davranışları büyük bulmaya
bu yüzden şarkıcılar odalarla savaşıyorlar
öbür Korku sızıyor yeniden
sıyrılıyor Ağustos’ta kendine toprak arı
belki yalnızlığın herşeyden çok gereç
eski ruhsal zarif azınlık
büyük bir trapez
ben ne zaman
(girme! aşma!) bağlanmadan gösterebildim kendimi sana;
tortusu, etkisi bu, biraz kalır: olduğun bıçak
yalnızlığın kelebek
sen ise yalnız, sadece
pazar kolay
avuçlarımızdan hatırlarsın
“ölüm gelecek” olmayan
biliyorum
sabahları aynı yollarda isteğe doğru
daha bir yalnız arayan
mutsuz aklına Gerçek bir şey yapamayacaktır
sınırlara yapılmış mutluluğunu taşıyan kendini
gece aklarcasına yaratabilmenin tüm görkemi
kendine gerekiyorsa herşeyden,
yakınlarda sorunlarına gece, yargıları adına dar ama gerçek birisi
ince duyguları yaşadığın kişi miydim ben: bu salt kalabalık içinde elde en azı
bahsetmiştim sanrılarımın gücü belli
ayırıyorum özünden insanı, yorumcu
ele gerekçe yaratması bariz görünüyor
gölgemi saf duyguları yüzünden aynası kılarken
onun ortamda bulunmasından sızıyor ortaya değer, arsızca ama eşitce
alışmadan mutlu, senden, hiç değişmeyen aklından konuşarak
yalnızlığın kelebek
kendine geç beyazı sesinin
oysa eserlerim bana sabırsız
kendi kanamam beni yaşatmakta mûsikide
gerçek bir karnaval bu, aldanmayan çıkabilir
yalnız düşünün dünyaları, bu biçim içinde eşyalı
gülün siyah vermiş, saf yer önce güvensizliğe
yoksa bütün öz kalmış görünüyor
öylesine üzerine almışsın Doğruyu
kendi tarçınlığın benim suçsuzluğumdan besleniyor sanmışsın
zararına damlıyor aydınlanmaya belki
gündüzün mûsikiye evrimi, geleceğe ilginin içinde
öbürleri de düşselliğinden muzdarip
bugün de bu yüzden karışmıyor herhalde kendine
alabildiğine artık arkamda mutsuz büyük gövdem gece
bunu koyunca yaşımızın kalıbına, bir zamanlar özgürken —ve Mayıs’a teslim
oturmuşuz zeka alışverişinde çırılçıplak
yanımızda parmaklarımdaki açıklama
örümceklere kullandığın mozaik
ancak kimin için geç söylüyorum biraz
ancak bu yeni bir Jean-Sebastian
ben sana ter bilinmeyeni
kısacası merakına, düşüncene gündüz inmeden
gerçek vazgeçilenim ben uydurma yararına
aramızdan mûsikinin gri taze eli peydahlanıveriyor
bu olumsuz duygusal hayatta gerçekleştirmesi kolay yargıları sevmiştik
hatırlıyorum mutsuz söylenmeni
kollarında dünyanın bakımsız bestecileri
gücü gerdanımdan, gözleri yapraklarında düşüncelerinin
fiziksel diyor: mûsikinin içindedir eşitsizlik
fiziksel bir bakıma
bu kendini doğuruş bu kabasaba yüzyılın duygusudur
(babamın ikisine de aldırmazlığı eril sarmal bakışından mıdır?)
büsbütün güdümlü olan dilim
doğumu salgı herşeyden
besteci kızların engeline, özürüne karşı ve dolu böyle
ve duru değil
muamma sadece nereden çalıp beyazı kullandığı
usulca yollarını bulurduk taşıması zor benliğinin
aramızdaki sevgilileri korkutmak için koyduğun yeni, kalınca bir duvar daha
yıkıyorum bir daha, sabaha karışmıyor
kalmadı duyduğumuz birşey kısacası
duygular mıdır Gerçek sınır
değişime direnen yeni bir saf oluyor işte
artık eserlerini pazar çalışmaktasın
tekbaşınadır bu kavram
saf soğuk ortak koyu
azınlık bir yön
işte bu yüzden bir kırmızı çalıyor trenleri
işte bu yüzden duyduğunuz yorumcu içinde götürüyor titremelerimi
her Kasım halatlarımızı çözmeye engel
Karaburun, 31 Temmuz 2012